Geçen ay "Akşamüstü" adını verdiği 11. albümünü piyasaya süren Haluk Levent'le samimi bir döportaj gerçekleştirdik. Hatta memleketteki diğer rock'çıların dedikodusunu bile yaptık

“Akşamüstü” ile diğer on albümün arasında ne gibi farklılıklar var?
Bir kere sözler açısından kendimi geliştirdiğimi düşünüyorum. Yıllar geçtikçe hayata farklı bir gözle bakıyorsunuz. Yaşadığınız şeyler artıyor. Okuduğum kitapların artması da beni geliştiriyor söz yazarken. Diğer farklılıksa; önceki albümlerinin hepsinde tek bir aranjörle çalışmıştım. Bu albümdeyse iki ayrı aranjörle çalıştım. Bu da albüme ayrı bir renk kattı.

“Eflatun şarkısını Kazım Koyuncu için yapmışsın. Koyuncu ne ifade ediyor senin için?
Kazım Koyuncu benim için çok önemli. Onun, diğer insanların yaptığı gibi herhangi bir şarkısını ya da Karadeniz yöresinin bir şarkısını söyleyerek değil meleklerin bize deniz kokan çocuklar getirmesini isteyerek umudumuzun o olduğunu belirterek andım. Kazım kesinlikle deniz kokan, barış kokan biriydi. Mücadeleciydi. Ona gıpta ederdim. Son zamanlarında da beraberdir. Bence Türkiye’nin tek gerçek folk sanatçısı

Sevenler Ağlarmış, Anlasana, Hani Benim Olacaktın gibi şarkılarla doksanlara damganı vurmuştun. Bu albümde de öyle şarkılar var mı?
O tarz şarkıları istesem yine yaparım ama daha zor şarkılar olsun istiyorum. Bu albümde de zor şarkılar var. Eski şarkıların benzerini yapsam bu seferde kendini tekrar ediyor diyecekler. Kaldı ki birçok rockçı arkadaşımız bu yüzden piyasadan silindi.

Töre adında bir şarkın var. Gazetelerde sık okumaya başladık. Son zamanlarda töre cinayetlerine sende kayıtsız çalamamışsın.
Beni bu şarkıyı sabah gazetesindeki bir manşet yazmaya zorladı. Orada bir kadının dramı vardı. Ailesi tarafından öldürülmüştü. O kadının ruh halini düşünerek yazdım bu şarkıyı.

Bir ara hapis yatmıştın. Batan şirketlerden dolayı davalık olmuştun. Her şey yolunda mı9 şimdi?
Hayır değil. Daha 5 yıl uğraşırım ben bunlarla. Her yıl faizlerle yaşayan biriyim bir yerden alıp başka bir yere veriyorum. Sahnede ki levent ile sokakta ki levent tamamen ayrı oluyor doğal olarak. Çünkü sokağa çıktığım anda itibaren vahşi kapitalizm içinde Haluk Levent kimliğini sürdüre bilmek için tam bir iş adamı kılığında dolaşıyorum. Ama kendimi kurtaracağıma inanıyorum


Bir Tavır Bir Haykırış.
Hip-Hop u seviyorum. Yabancısı olduğum bir tarz değil. Bir rockçı olarak ilk kez rap müziği deneyende benim. Bunu buradan itiraf ediyorum. Aç pencereni albümünde Dönmen Lazım isimli şarkıda Saroz körfezine kurulmasını istemediğim petrol boru hattına karşı bir bölüm eklemek istedim. Ragga Oktaydan bu konuda yardım istedim. Oktay hiç düşünmeden tamam dedi. Protestlik zemininde buluştuğumuzu düşünüyoruz. Yani sokakta yürürken birine konuşarak bağırırsınız ya. Hip Hop bence öyle bir müzik. Bir tavır, bir bağırış, bir haykırış rock müzikte öyle değil mi?

Şimdi biraz dedi kodu yapalım. Seninle beraber aynı donemde çıkmış rockçıların adını verecez ve bir cümle ile yorum yapmanı isteyeceğiz

Feridun Düzağaç:
Ülkemizin ene önemli rock yorumcusu.

Teoman
Son dönemde çok uraşıyorlardiye düşünüyorum ayrıca ülkemizin en iyi şairlerinden biridir bence.

Duman:
Harbi duman adamlar.

Mor ve ötesi:
Harun haricinde ki grup elemanları beni pek sevmese de aynı yıldızlara baktığımızı düşünüyorum harunla.

Murat Mermer:
Ben 90 larda bir sound yaratmıştım. Şu an bu sounddan çıktığımı düşünüyorum. Ama bunu devam ettirmek isteyenler var. Murat’ ta bunlardan biri. İyi niyetli olması beni çok mutlu ediyor. Yolu Açık Olsun.

Şebnem Ferah:
Müziği ile ve kişiliği ile tam aşık olunacak kadın. Bir albümünde de iki şarkıma vokal yapmıştı. İyi bir arkadaş aynı zamanda.